Sakin bir Cuma gününden Merhaba...
Bu gün bazı özel işlerim için Kadıköy'e yolum düştü. Bir saat kadar aram olunca hemen uzun zamandır keşfetmek istediğim Fahriye cafe'ye gittim.
Fahriye cafe, dışarıdan duruşuyla ve daha önce gördüğüm fotoğrafları itibariyle tamda hayal ettiğim gibidir. İçerideki tüm eşyalar antika. 70'ler, 80'ler ve 90'lara ait bir çok eşya, kitap ve resim bulabilirsiniz. Ama en çok 70'lere ait parçalar var.Tek tek tüm eşyalara ve kitaplara dokundum, hatta bazı kitapları kokladım. 70'lerdeki insanlar mı şanslıydı yoksa biz mi diye düşünmeden edemedim. Ve her zaman söylediğim şey; ne varsa eskilerde var cümlesini birkaç kere üst üste kullandım.
Cafenin sahibinden fincanda bir çay istedim ve cam kenarındaki kek çeşitlerine bakmaya başladım. Kakaolu, tarçınlı, cevizli, portakallı, yaban mersinli kek ve ıslak çikolatalı kek vardı. Yaban mersinini çok sevdiğimden ve ilk defa yaban mersinli kek gördüğümden tercihimi bundan yana kullandım. Hemen kapının sağında, cam kenarındaki masa dikkatimi çekti. Çünkü o masa beni çok eskilere götürdü. Kurtuluş'ta tahta 3 katlı evi olan anneannemin ve dedemin sofusundaki masanın aynısıydı. O masada hep beraber toplanıp yemekler yer, annem ve teyzemler ile sohbet ederken bende ağabeylerimle oynar, birbirimizi masanın etrafında kovalardık.
Bu hayallere dalmış camdan bakarken, bir yandan da sıcak çayımı yudumlayıp kekimi yemeye devam ettim. Kekin tadı bile eskiden teyzemin kısır ve kek günü yaptığının kekin aynısıydı. Ne sevinirdik o kek ve kısır günlerinde. Çünkü kek daha ziyade özel günlerde yapılırdı, her zaman yenmezdi. Şimdi ise her dakika istediğimizde yapabiliyor yada satın alabiliyoruz. Belkide özel olduğu için eskiden bir kek bizi mutlu edebiliyordu.
Cafenin sahibiyle kısa bir sohbet ettim. Kendi biriktirdikleri ve antikacıdan topladıkları eşyalarla bu cafeyi açmışlar. Kendisine buranın ev ortamı hissi yarattığını söyledim. O da pek çok kişinin böle söylediğinden bahsetti. Biraz eskilerden ve eşyalardan sohbet ettik. Çok güler yüzlü, sıcak biriydi cafenin sahibi.
Saatim kısıtlı olduğundan gitmek zorundaydım. Aslında hiç ayrılmak istemedim. Hani bazı yerler vardır, üç gün orada kalsanız hiç canınız sıkılmaz, hiç dönmek istemezsiniz. İşte Fahriye cafe tamda bende böyle bir his yarattı.
Cafeden ayrılırken 80'ler 90'ları yaşayabildiğim için şükrettim. Ve içimden o yıllarda o anneannemin ve dedemin tahta evinde mutlu hatıralar yaşatan teyzelerime, dayıma, anneme,babama, ağabeylerime, anneanneme ve dedeme sonsuz teşekkür ettim. Eski yıllara ait içimdeki sıcak duygularla ve yüzümdeki mutlu gülümsemeyle yoluma koyuldum.
Gerçekten o yılları özleyen, tekrar hatırlamak isteyenlerin veya o yılları hiç görmemiş gençlerin o yıllara ait eşyaları görüp tanıyıp, öğrenmesi için Fahriye cafeye gitmesini tavsiye ederim. Hem de şiddetle...
Başka bir cafe keşfinde görüşmek dileğiyle,
Mutlu kalın...
ADRES : Moda Caddesi Leylek Sokak No:3A MODA/KADIKÖY
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder